KODLADIKLARIMI SİTESİNE KOYAN ARKADAŞLAR ÇALMAYA DEVAM EDİN. GOOGLE'DAN BEN DE SİZİ SİLİYORUM. GOOGLE ARAMA SONUÇLARINDA DMCA ŞİKAYETİ İLE SİTESİ GOOGLE ARAMA SONUÇLARINDAN KALDIRILANLAR ÜZÜLMESİNLER... /*MATRIXCODE®
matrixindex sayfayı yenile iletişim geri düğmesi ileri düğmesi
us 18.188.70.255
10 Darwinist Yalanı
404 - Açtığın bu sayfa geçersiz.

İstersen geri dönüp de diğer sayfalara gözatabilir veya kırık bir link olduğunu düşünüyorsan lütfen burayı tıklayarak site sahibine durumu bildir.

mso
mso
Sitemize www.matrix.com.tr.vu adresinden de ulaşabilirsiniz... M.S.O kayıtları onaylanmaktadır. Formu hemen doldurabilirsiniz. Formu dolduranların e-mail ile facebook hesapları doğrulanacak ve yaş ve konumuna göre sınıflandırılarak e-mail adresine onaylanma mesajı gönderilecektir. Formu düzgünce ve dürüstçe dolduran arkadaşların hesabı en fazla 48 saat içerisinde aktifleştirilecek ve M.S.O. içerisindeki yerini alabilecektir.
Anasayfa
Matrix Spider
Şahin Gençler
Web Tasarımı
Crysis | Crysis 2 | Crysis 3 | içerikleri
Matrix Spider
Güncel Programlar
Kuranı Kerim
Soru Cevap Merkezi
Matrix Laboratuvar
Matrix Sanal Ordusuna Katıl
Ar-Ge Çalışmaları
Soru Cevap Odası
Matrix Sanal Ordusu Nedir?

MatrixClan™

10 Darwinist Yalanı

Evrimin Yalan Olduğunun Bilimsel İspatları #2:

10 Darwinist Yalanı

1- “Hayatın İlkel Dünyada Tesadüfen Oluşabildiği İspatlanmıştır” Yalanı

Bu iddiayı öne süren evrimci kaynaklarda tek kanıt olarak 1953 yılında yapılan Miller Deneyi gösterilir. Oysa bu deneyde canlı bir hücre oluşturulmamış, sadece birkaç basit aminoasit sentezlenmiştir. Aminoasitlerin tesadüfen doğru sıralamayla dizilerek proteinleri oluşturmaları, bunların da bir hücre meydana getirmeleri matematiksel olarak imkansızdır. Kaldı ki, Miller’in sentezlediği aminoasitler dahi anlam taşımamaktadır. Çünkü Miller, deneyinde ilkel dünya atmosferinde bulunmayan gazlar kullanmıştır.

2- Atın Evrimi Fosil Kayıtlarıyla İspatlanmıştır” Yalanı

Onlarca yıldır, “atın evrimi” iddiası , evrim teorisinin en iyi belgelenmiş kanıtlarından biri olarak gösterilmeye çalışılmıştır. Farklı devirlerde yaşamış dört ayaklı memeliler küçükten büyüğe doğru dizilmiş ve bu hayali “at serileri” doğa tarihi müzelerinde sergilenmiştir. Oysa son yıllardaki araştırmalar, at serilerindeki canlıların birbirlerinin atası olmadığını, sıralamaların çok hatalı olduğunu, atın atası olarak gösterilen canlıların gerçekte attan daha sonra ortaya çıktıklarını ortaya koymaktadır.

3- “Doğa Tarihi Hayat Ağacını Doğrulamaktadır” Yalanı

Darwinizm, yeryüzündeki yaşamın bir ağaç gibi tek bir kökten doğup giderek geliştiğini ve dallara ayrıldığını öne sürer. Evrimciler, doğa tarihini bu iddiaya uyarlamak için 150 yıldır çabalamaktadırlar. Oysa doğa tarihi, tam aksi bir tablo ortaya koymuştur. Fosil kayıtları bir “hayat ağacı” bulunmadığını, temel canlı gruplarının yeryüzünde aynı anda ve aniden ortaya çıktığını göstermektedir. Bilinen filumların (temel canlı gruplarının) tamamına yakını, 530-520 milyon yıl önceki Kambriyen devirde ortaya çıkmıştır.

4- Archaeopteryx, Sürüngenler ve Kuşlar Arasındaki Kayıp Halkadır” Yalanı

Archaeopteryx adlı 150 milyon yıllık kuş fosili, evrimciler tarafından 19. yüzyıldan beri “evrimin en büyük fosil kanıtı” olarak gösterilmiştir. Bu kuşun bazı sürüngen özellikleri gösterdiği ve bu yüzden sürüngenler ile kuşlar arasındaki “kayıp halka” olduğu iddia edilmiştir. Ancak 2000 yılında ortaya çıkarılan Lonqisquama adlı fosil, bu iddiayı geçersiz kılmıştır. Çünkü 220 milyon yıl yaşındaki Lonqisquama, Archaeopteryx’ten 70 milyon yıl daha eski olmasına rağmen eksiksiz bir kuştur.

5- “İnsan Embriyosunda Solungaçlar Vardır” Yalanı

Bu iddia, evrimci biyolog Ernst Haeckel tarafından 20. yüzyılın başında yapılan bir bilim sahtekarlığına dayanmaktadır. Haeckel, evrime delil oluşturmak için, insan, tavuk, balık gibi canlıların embriyolarını yanyana çizmiş, ancak bu çizimler üzerinde çarpıtmalar yapmıştır. Bugün tüm bilim dünyası bunun bir sahtekarlık olduğunu kabul etmektedir. Haeckel’in “solungaç” diye gösterdiği yapı, gerçekte insanın orta kulak kanalının, paratiroidlerinin ve timüs bezlerinin başlangıcıdır.

6- “Canlılarda Körelmiş Organlar Vardır” Yalanı

Uzun zamandır evrimci kaynaklarda canlılardaki bazı organların işlevsiz olduğu ileri sürülmekte ve bunların sözde o canlıların atalarından miras kalmış evrimsel kör noktalar olduğu iddia edilmektedir. Örneğin insan vücudundaki appendiks (apandisit) veya kuyruk sokumu, yıllarca “körelmiş organ” sayılmıştır. Oysaki son yılların bilimsel araştırmaları, tüm bu organların önemli işlevleri olduğunu ortaya koymuş durumdadır. Evrimcilerin 20. yüzyıl başında çıkardıkları “körelmiş organlar listesi” bugün tamamen çürütülmüş durumdadır.

7- “Omurgalıların Beş Parmaklı El Yapısı Evrime Delildir” Yalanı

Yunusun yüzgeçlerinde, yarasanın kanatlarında veya insanın ellerinde, 5 parmaklı bir kemik yapısı bulunur. Bu benzerlik, evrimci ders kitaplarında veya bazı yayınlarda, uzun zaman, bütün bu canlıların ortak bir atadan evrimleştiği iddiasına delil olarak sunulmuştur. Oysaki genetik araştırmalar, benzer gibi gözüken bu organların aslında çok farklı genler tarafından kontrol edildiğini göstermiştir. Bugün evrimciler bile “benzer organlar evrime delil oluşturmuyor” itirafında bulunmaktadır.

8- “Sanayi Devrimi Kelebekleri, Doğal Seleksiyonla Evrime Delildir” Yalanı

Evrim teorisinin dünya çapında en çok tekrar edilen sözde “delil”lerinin başında, 19. yüzyıl İngilteresi’nde gerçekleşen sanayi devrimi sırasındaki kelebek popülasyonu gelir. Sanayi devrimindeki hava kirliliği ağaç kabuklarının rengini koyulaştırmış, bu nedenle koyu renkli kelebekler daha kolay kamufle olarak avcı kuşlardan korunmuş ve sonuçta koyu renkli kelebeklerin nüfusu artmıştır. Ama bu bir evrim değildir, çünkü yeni bir kelebek türü ortaya çıkmamış, sadece zaten var olan türlerin nufüs oranı değişmiştir.

9- “Mutasyon Deneyleri Evrime Delildir” Yalanı

Mutasyonlar, neo-Darwinizm’in öne sürdüğü iki “evrim mekanizması”ndan biridir. DNA üzerinde mutasyonlarla meydana gelen rastlantısal değişikliklerin canlıları evrimleştiği öne sürülür. Bu iddiaya destek oluşturabilmek için binlerce mutasyon deneyi yapılmıştır. Başta meyve sinekleri olmak üzere seçilen bazı canlı popülasyonları yoğun mutasyona uğratılmıştır. Evrimci yayınlar bu mutasyon deneylerini “evrimin laboratuvardaki kanıtı” gibi gösterirler. Oysa gerçekte bu deneyler evrimi kanıtlamak bir yana, çürütmüştür. Çünkü mutasyona uğrayan hiçbir canlıda genetik bilgi artışı gözlemlenmemiştir. Aksine, mutantlar (mutasyona uğrayan canlılar) hep sakat, kısır ve hasta olmaktadır.

10- “Fosiller, Yarı Maymun İnsanların Yaşadığını İspatlamaktadır” Yalanı

Darwinizm’in en önde gelen aldatmacası, insanların maymun benzeri canlılardan evrimleştiği iddiasıdır. Bu iddia, oluşturulan binlerce hayali çizim ve maket yoluyla kitlelere empoze edilir. Oysa gerçekte “maymun-adamlar”ın yaşamış olduğuna dair hiçbir kanıt yoktur. İnsanın en eski atası olarak ileri sürülen Australopithecus, şempanzelerden pek farklı olmayan soyu tükenmiş bir maymun türüdür. Evrim şemasında Australopithecus’un sonrasına yerleştirilen Homo erectus, Homo sapiens neanderthalensis, Homo sapiens archaic gibi sınıflamalar ise, farklı insan ırklarıdır.


MATRIX SANAL ORDUSU İSTATİSTİKLERİ matrixmodel matrixmodel matrixmodel matrixmodel ttv METRISKOD :
9261C13X25P592KQ
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol